Bu maçın ne önemi kalmış?

"Kebapçı basmak, Bağ Kur'dan emekli olmak" gibi özellikler taşımaya başladı Milli Takım teknik adamlığı.
Onun için elenen takımların arasında yer almaktan kurtulamıyoruz.
Bu yazıyı Finlandiya maçı öncesi yazdığım için neticesi de ilgilendirmiyor bizi.
Sadece emekliye ayrıldığını her fırsatta ortaya koyan Lucescu'nun bombaları üzerinde durmaya devam edeceğim.
İzlanda maçında yaptığı hatalar ortada.
Finlandiya maçı öncesi basın toplantısında yaptığı konuşmalar da bir harika!
Hem de "Vay başımıza gelenler" cinsinden.
Lucescu, basın mensuplarının soruları karşısında köşeye sıkışınca, "Önümüzde önemli bir maçımız (Finlandiya) var.Bu konuları konuşmayalım" demez mi?
Duvardan atlayıp kaçar gibi.
Emeklilik ile birlikte taze olayları unutma da başlamış galiba. Finlandiya maçının ne önemi kalmış da milletle alay edercesine bunu sokuyorsun gözümüze. Yoksa aniden, galibiyete 6 puan kuralı çıktı da bizim mi haberimiz yok.
Bu kadar da değil.
"2-3 ekipte oynayan bir milli takım yaratamıyoruz" diyor. İzlanda ve Hırvatistan milli takımlarında yer alanların 20-25 ülke takımlarında oynadığı, belli ki yine unutkanlık engeline takılmış.
Türk Futbolcuların kulüplerinde yeterli süre alamamasından da yakınıyor ama nedense Serdar Aziz'i tribüne çıkarıyor.
Bir de ekliyor:
"Sahada her şeyini veren çok iyi oyuncu grubu var"
Şaka gibi.
Eğer varsa ne diye almadın kadroya da, bile bile yuhalattın Arda'yı?
Gerçekten bu emekli ile geçirecek vakti yok Türk futbolunun. Demirören ile el ele, tası tarağı toplamalarının tam zamanı.