Hava Durumu

Biji oportünizm

Yazının Giriş Tarihi: 30.08.2019 08:25
Yazının Güncellenme Tarihi: 30.08.2019 08:25

Üç belediyeye terör örgütü ile ilişkisi nedeniyle kayyım atandı ya; fırsatçılık uğruna bukalemuna taş çıkartırcasına renk uyumu yapanları gördük. Oysa demokrasi söylemleriyle işin usul yönünü parlatanlar, biraz da esasına baksalar bu denli ilkesel sapmalar olmazdı.
İşin esasında neler vardı? Türkiye Doğu Akdeniz'de dünyaya "ben buradayım!" diyor. Suriye'de bir tarafta Rusya bir tarafta ABD, Pençe ve Kıran harekatları ile de terörle boğuşuyor. Coğrafyamızda yeni haritalar çizilmeye çalışılıyor. Böyle bir ortamda 2018 Haziran ayında genel, 2019 Mart ayında da yerel seçimleri yaptık. Cumhurbaşkanı Erdoğan seçimler öncesi, "PKK'yı belediyeler üzerinden desteklemeye devam ederseniz gerekeni yaparız" uyarısını yaptığını da hatırlatalım.
Türkiye'de gerek ANAP döneminde, gerek DYP SHP koalisyon döneminde ve gerekse sonradan kurulan hükümetler döneminde, on bir civarında af, kısmi af ve çözüm kapsamlı düzenlemeler yapıldı. Bu arada bir dönem "ben Kürt'üm" demenin yasak olduğu Türkiye'de, Kürt sorunu olarak sıralanan konular teker teker devlet tarafından çözülmüştür. Kısaca devlet üzerine düşen her şeyi yapmıştır. Son durakta Kürtlerin sorununu, Kürt sorununu değil, ABD İsrail çizgisinde Kürtleri istismar eden ayrılıkçıların mücadelesini, görüyoruz. Kimse kusura bakmasın! Hiç bir ülke bu gelinen noktada yapılanlara müsamaha edemez. Demokrasi gözlüğü ile at gözlüğünü karıştıranlara birkaç olay aktaralım.
Bu yapı belediyeleri aldıktan sonra; güvenlik güçlerinin tespitine göre adeta "Bir çocuk dağa, bir çocuk belediyede kadroya" kampanyasını başlatmıştır.
Şehit yakınlarını mobbing uygulayıp kapı dışarı ederek, PKK'ya destek verdikleri için Kanun Hükmünde Kararname ile ihraç edilen KCK'lı teröristleri yeniden belediyelere doldurmaya başladılar.
Biri kalkıyor Mehmetçik ile girdiği çatışmada yaralanan teröristleri özel bir hastanenin özel olarak hazırlanmış bölümünde gizlice tedavi ettiriyor. Bir diğeri PKK'lı teröristlerin taziyelerine katılıyor ve teröristlerle birlikte katıldığı anma törenlerinde "PKK Marşı"na eşlik ediyor!
Belediyenin internet sayfasından Türk bayraklarını kaldıranlar yine bunlar.

Kaynaklarda Mekke ve Medine'den sonra en çok sahabe kabrinin bulunduğu il Diyarbakır'dır. Belediye başkanı ne yaptı? Daha önce bir caddeye verilmiş olan sahabeden İyaz bin Ganem'in adını silip, oraya PKK'dan dolayı ceza almış İlhan Diken'in adını verdi. Allah'tan Diyarbakır Valiliği "Örgüt adına eylem ve faaliyette bulunmak" ile "Örgüte yardım ve yataklık etmek" suçlaması ile ceza almış bir isim olduğunu belirtilerek bu kararın uygulanmasını engellemiştir.
Bunların yanında Hürriyet'ten Abdülkadir Selvi'nin anlattığı bir iddia var ki sözün bittiği yerdeyiz. Belediye başkan sekreterinin kullandığı oda boşaltılır Belediye başkanı, sekreterin odasına geçer, başkanın makamına ise 2'si kadın 5 KCK'lı yerleşir. Kayyım atanan yerlerde belediye başkanlarının elektronik imzasının KCK tarafından kullanıldığı yönünde bir iddia var. Seçilmiş başkanların resmi kurumlarla yazışmaları ve günlük rutinleri imzaladıkları, ancak akçeli işlere ve bürokrat atamalarına KCK'nın karar verdiği yönünde iddialar... Trilyonluk hakedişler ve belediyeye alınacak personel ile atanacak bürokratların evrakları altındaki elektronik imzaların KCK tarafından atıldığı söyleniyor.
Belediye başkanı çalışacağı daire başkanının atamasına karar veriyor, atamanın altına Kandil imza atıyor Kandil! Böyle bir demokrasi olmaz...
Seçimle gelenler seçimle gitmeli ama Diyarbakır, Van ya da Mardin halkı Kandil'i mi seçti ki başkanlar yerine e-imzayı KCK atıyor? Kayyım atanmasını kabulde zorlanabilirsiniz amma KCK'nın belediye başkanı yerine e-imza atmasını hangi demokrasiyle izah edeceğiz?
Siz hiç İspanya'da belediye ile ETA, İngiltere'de belediye ile IRA arasında böyle bir ilişki görebilir misiniz? Mahkeme kararı olmadan görevden alınmalara karşı duranlar; Türkiye yeniden bir var olma savaşı veriyor, zaman kaybına tahammül edemez.
Hukuksuzluk varsa görevden alınanlar Bakanlığın yetki kullanımı için mahkemeye gidebilir. Çünkü mahkeme aynı mahkeme
HDP kendisine verilen fırsatı değerlendirip Türkiye'nin partisi olamadı. Çünkü PKK buna izin vermedi.
Cemil Bayık "PKK olmasa HDP %5 oy alamaz" diyerek HDP yotur PKK vardır gerçeğini işaret etmiştir. HDP'de PKK'yı terör örgütü olarak görmüyoruz demiştir.
Apo'nun heykelini dikmekten tutunda; sırtımızı PKK'ya dayadık diyen parti yöneticilerini gördük.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, ETA terör örgütü ile ilişkili Batasuna kararında, bırakın terörü veya teröristi övmeyi, "bir siyasi partinin terör eylemini kınamaktan kaçınmasını teröre destek" sayarak kapatma kararı vermiştir
Bu yapının daha önce de partileri kapatıldı. Her seferinde yenisini kurdular. Parti kapatmanın zaten çözüm olmadığını da gördük.
O zaman Devlet ayrılıkçı hareketlere karşı yetkilerini kullanmaya devam eder.
Biji Kürtçe de çok "yaşa demek", Oportünizm de "ilkesiz fırsatçılık" demektir. Biji Oportünizm derken; kayyım konusunda her kim ilkelerini terk edip itirazi bir duruş gösteriyorsa; slogansız kalmasınlar diye kendilerine slogan önerimdir!

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.