Umutlu başlangıç ve iletişim kazaları...

Daha bu yıl mayıs ayında da karşılaşmıştık Fenerbahçe ile. Hem de idmana çıkmayan futbolcu grubuyla. Şimdilerde VAR olan, o zaman yoktu. Maalesef Kadıköy'de hakem faktörüne bir çare bulunamıyor. Bunun da sebepleri herkes tarafından biliniyor. Her şeye rağmen mücadele anlamında tatmin etti takım. İnşallah daha ilk haftadan maç seçen bir futbolcu düşüncesi yoktur takımda. Geçen sene Başakşehir maçında da böyle start almıştık.
İlk hafta maçları gösterdi ki çantada keklik takım yok gibi. Tüm takımlar mali zorluklara rağmen iyi ekip çıkarmış ortaya. Bursaspor ise gerçekten bu mali krizi en derin yaşayanlarından biri oldu. Uzun soluklu lig maratonu deyince ilk bakılan yer olan yedek kulübesi bu yükü taşıyamayacak görüntüde. Her sene olduğu gibi yine plansız projesiz bir transfer dönemi yaşıyoruz. Resmen hocaya dayalı, menajer önerileri ile yol almaya çalışıyoruz.
Fenerbahçe yenilgisi bu şekilde olunca üzülmekle birlikte biraz umutlar arttı. Ancak halen mali kriz başkanın önünde duran en büyük sorun. Bakıldığında yeni yönetim BTSO, Sayın Vali ve tüm yerel yönetimlerinin desteğini almış durumda. Bu konuda yönetimin mazereti olamaz. Taraftar zaten ilk haftadan deplasman rekorunu kırdı. Samet hoca ve başkan Ali Ay'ın bu desteği artık sahaya yansıtmasını bekliyoruz.
Bursaspor'da son bir yıl içinde zaman zaman dikkat çektiğim bir konu var. Kulübün kurumsal yapısı ve iletişim modeli ile ilgili. Resmen yerlerdeyiz. Duyumcu diye adlandırdığımız kişilere salınan transfer haberleri ve kurumsal temsilin yapıldığı duyurular Bursaspor'a yakışmıyor. "Daha Profesyonelce" diye bir taahhüt vardı son kongrede. Hani nerede, ben göremedim. Başkana bu taahhüdü verdiren profesyonellerin dikkatini çekmek istiyorum. Öyle saklanarak olmaz.
Son olarak görünen şu bir gerçek ki kurtuluşumuz altyapıda. Bu sebeple Vakıfköy'ü daha çok takip edeceğiz. Başkanımıza da önerim bu yönde. Vakıfköy'ü boş bırakmayın.