Uzaya köprü yapılmış!

Her zaman söylerim. Sokak röportajları bu ülkenin en önemli göstergesi, barometresi!
Adam eline almış mikrofonu, sokaktan geçen vatandaşları durdurup durdurup soruyor:
'Asrın projesini duydunuz mu, uzaya köprü yapıldı, ne diyorsunuz?'
Duymayanları montajda atmadılarsa, röportaj yapılan herkes duymuş projeyi.
Duymadım diyen yok.
'Şakşak TV'de yayınlandı izlediniz mi?' diye soruyor çakma muhabir.
Ona da 'Şakşak TV diye bir TV mi var!' diye muhalefet eden yok.
Öyle görünüyor ki, herkes Şakşak TV izliyor memlekette!
'Köprü 30 şeritli olacak' diyor muhabir, itiraz yok. 'Uzaya yol köprüsünün adı ne olmalı?' diye soruyor muhabir, cumhurbaşkanının adını söyleyenler var. 'Uzaya medeniyeti biz götüreceğiz' diyor muhabir, vatandaş 'inşallah!' diyor. Bomba şuydu ama!
'Japonya'dan pikaçu diye biri Türklerin uzaya gitmesini engelliyor' dedi muhabir bayrak satan bir abiye. Pikaçu'nun sülalesinde anadan avrattan başlayıp öpmedik eleman bırakmadı bayrakçı!
'Işık hızında gideceğiz uzaya!' diyor muhabir, ışık hızını dakikada 5 kilometre sanan var.
'Köprünün başında gişe kurulacak kaç para olur köprü geçişi?' diye soruyor muhabir, uzaya köprüye '10 lira' geçiş ücretini uygun gören var.
(Buraya kadar iyiydi de, bu olmadı. Bence en aşağı 15 lira olmalı. Yolun sonu uzay çünkü, Çeşme otobanı mı bu?)
İki şeyi ciddi merak ediyorum şu an:
1. Muhabire 'şaka mısın sen ya!' diyen oldu mu acaba?
2. Elon Musk'ın araba bu köprüden geçerek mi gitti uzaya?

Yürüye yürüye geliyorlar!

Sessiz sedasız bir insanlık dramı yaşanıyor Erzurum'da. Erzurum'da dediğime bakmayın, Erzurum bitiş noktası. Bu aslında bir yol hikayesi.
Afganlılar çıkıyorlar ülkelerinden, İran'ı geçiyorlar enlemesine, toplam 3 bin küsur kilometre katederek Erzurum'a ulaşıyorlar.
Ekseriyetle yürüye yürüye...
Iğdır'da 17 Afgan, Pakistanlı ve İranlı öldü, trafik kazasında. Yanarak.
Haber çok önemsenmedi. Unutuldu gitti.
Afgan bir çocuk, 9 yaşında, Danimarka'daki ailesinin yanına gitmek için katetti bu yolu, az kalsın donarak ölüyordu, Kızılay kurtardı çocuğu, ailesine ulaştırdı.
Bir haber kanalında izledim bu dramı. Hakikaten yürüye yürüye geliyordu adamlar.
Geçen yaz, Bosna'da 100 kilometre yürüdük diye havamızdan yanımıza varılmıyordu, mesafe hakikaten küçüldü gözümde.
Afganistan nere! Erzurum nere!

Kadim Anadolu...

Meselenin şu boyutu daha bir enteresan.
Bu coğrafyada, Ortadoğu'da, biraz daha Uzakdoğu'da, güneyde, az daha beride, hasılıkelam şu taraflarda her yerde...
Can güvenliğin tehlikedeyse, kapağı mutlaka atacağın tek ülke, Türkiye.
Demek ki, buralar hâlâ çekim merkezi, hâlâ daha iyi yaşama umudu, daha güzel yarınlar demek çoğu halk için, biz fazla beğenmesek de.
Tarih boyunca çoğu kavimlerin ya gelip yerleştiği, ya gelip geçtiği bir güzel köprüydü, 'Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan' Anadolu, hâlâ öyle...