Tebdili kıyafetle nabız yoklaması

AK Parti Bursa Milletvekili, Genel Sekreter Yardımcısı ve KİT Komisyonu Üyesi Ahmet Kılıç, sağ olsun, dün ziyaretimize geldi. Laf lafı açtı, 31 Mart yerel seçimlerine geldi.
Kılıç, gerek telefonla, gerekse anketle aday belirleme sürecinin başladığını anlattı.
Anlatımın bana göre en ilginç tarafı, kimi üst düzey partililerin 'tebdili kıyafet'le halkın arasına karışıp nabız yokladıklarını açıklamasıydı.
Yani sevgili vatandaşlar bu aralar birileri yanınıza gelip bazı isimlerle ilgili sohbet açarlarsa, bazı sorularla kimi isimler hakkında ne düşündüğünüzü tespit etmeye çalışırlarsa, bilin ki vereceğiniz cevapla birilerinin kaderini de yarmış oluyorsunuz.
Meselenin bu tarafı tamam.
Her parti en sevilen, en sayılan, en tanınan en liyakat sahibi insanları aday yapmak ister. Bu doğal.
Konunun bizim mesleği ilgilendiren tarafı, bu yoklamaların, anketlerin, temayül belirleme çalışmalarının medyaya 'zırnık' koklatmadan yapılması.
Oysa bizim işkolu, halkın merakını giderme ihtiyacı için var!
Anket yapılıyor diye yazıyor, sonuç veremiyoruz.
Temayül yoklaması yapılıyor diyoruz, yazabildiğimiz sadece çuvalların Ankara'ya götürüldüğü.
Telefonla sondaj yapılıyor diyoruz, dediğimizle kalıyoruz.
Şimdi de AK Parti hafiyeleri aramızda dolaşıyor diye yazıyoruz (şekilde görüldüğü gibi) ve fakat bu çalışma neyle sonuçlandı, kimin ismi ön plana çıktı, kimin yıldızı parladı, kimin söndü, hiçbir bilgimiz ve fikrimiz yok!

BİR DE 3 PUAN ALABİLSEK!

Trabzonspor- Bursaspor maçını, söylemesi ayıp bir eğlence yerinde epeyce kalabalık bir toplulukla birlikte izledim. Ortamda Bursasporlu ağırlığının yoğun olduğunu söyleyemem. Ve fakat takımın oynadığı futbol, özellikle ikinci yarıda herkesi sardı sarmaladı. Trabzon nere, bizim oturduğumuz lokal nere demeyin, sanki orada yaratılan 'sinerji' bir biçimde Trabzon'a kadar ulaştı ve kalabalık...
Bağıra çağıra, yalvara yakara, duayla falan karışık takıma golü attırdı.
Golden sonra ortam, Teksas tribününden farklı değildi.
Bu havayı bir de şampiyonluk senesinde yakalamış ve yaşamıştık sanki.
Tamam, 'puan durumu' olayı tam yansıtmıyor belki ama, bir-iki maç dışında bu kadro Bursaporlular'ı utandıracak bir futbol oynamadı.
Bana kalırsa kentin topyekün olayın içine girme zamanı geldi.

'ŞAŞ'IRDIK MI?

Derbi maç sonrası Fatih Terim'in yardımcısı, eski futbolcu Hasan Şaş'ın ortaya koyduğu görüntü 'Futbol adamı' olmadan önce 'adam' olmak gerektiğini kamuoyuna bir kere daha anımsattı. Duayen spor yazarı Atilla Gökçe radyoda anlatmış. Hasan Şaş'ın abisi İstanbul'da ağır ceza hakimi imiş. (O da, hakimevine yabancı uyruklu kadınla gelip, alkol almış, olay çıkarmış, ayrı konu!)
Ve adliye personeli aralarında halı sahada maç yaparlarmış. Kadrolara birden fazla olmamak koşuluyla eski futbolcu çağırmak da normal karşılanıyormuş. Bu kontenjan tam 4 kere Hasan Şaş için kullanılmış ve buraya dikkat!
Hasan Şaş bu 4 maçın dördünde de kırmızı kart görmüş.
Halı saha ve kırmızı kart.
Bu ailede 'öfke kontrolü' sorunu genetik galiba!