Quasimodo'ya su vermek!..

Notre Dame Fransızca, 'bizim hanımefendi' demek.
8 saat yanan bir türlü söndürülemeyen katedralden söz ediyorum.
'Bizim Hanımefendi'den kasıt, Meryem Ana olmalı.
Ne Fransa'yı gördüm, ne Paris'i.
Ama Notre Dame'ı iyi bilirim. Fikret Figo ağabeyim sayesinde!
İhsan Oktay Anar'a gönderme yaptım, Fikret Figo dediğim, tabii ki Viktor Hugo!

Ne yazmış ama Viktor Abi. Katedral yanarken siz de benim gibi 'kambur zangoç'u düşündünüz mü? Ortaçağ linç kültürüyle alana toplanmış, gözünü kan bürümüş insan güruhunun masum Quasimodo'yu taşladığı sırada güzeller güzeli Esmeralda'nın, bizim kambura su verdiği anı anımsadınız mı?
'Bana su verdi!' hem bir roman cümlesi, hem bir film repliği olarak yıllar yılı çıkmadı aklımızdan.
Zor zamanlarda, hem de risk alarak, hem de toplumun tamamını karşına alarak yaptığın iyiliğin ifadesi bu değil mi:
'Bana su verdi!'
Quasimodo, bu lafıyla bir kişi, ama sadece bir kişi bile benim masum olduğumu biliyor işte demiştir, dünya aleme...
(Katedral'in yanışı, Quasimodo'nun ahı olabilir mi sizce de...)

OTURMAK NASİP OLMUYOR!

Hangi belediye başkanı kendisine hizmet binası yapsa, doya doya oturamadan koltuğu bıraktı.
Eskilerden Cüneyt Karlık'ı anımsıyorum. Başkanlığının sonuna doğru hizmet binası yaptı.
Akabinde bir seçim ve binayı onun yerine Ramazan Altunöz kullandı.
Sonra Hilmi Şensoy. Osmangazi'ye gerçekten harika, bugün bile önünden geçerken gurur duyarak baktığımız bir hizmet binası kazandırdı. Ama kendisi fazla oturamadı, Recep Altepe geldi oturdu.
Aynı Recep Altepe büyükşehir belediye başkanı olduktan sonra Ankara Yolu'na hizmet binası yaptırdı, görmüşsünüzdür devasa. Aynı kader onu da buldu. O da oturamadı fazla.
Ve dün Nilüfer'deydik. Nilüfer'in adı halk tarafından 'Halk Evi' konulan hizmet binasında.
4 dönem Nilüfer'de başkanlık yapan Mustafa Bozbey biliyorsunuz ilk 3 döneminde barakalarda ve kiralık binalarda sürünmüştü. Bunu sorun yapanlara da, 'önemli olan verdiğimiz hizmet, bizim nerede oturduğumuzun ne önemi var' diye yanıt vermişti.
2014'e kadar dayanabildi bu düsturunda Bozbey ve...
O da -bence harika- bir bina yaptı belediyesine.
Ve fakat, 'yapanlar oturamıyor fazla' kaderi, geldi onu da buldu...

'KARA DELİK'İ BİZ BULACAKTIK

Takvim yaprağı arkasındaki 'bilgi'leri okumaya meraklıydım.
Bugün doğan çocuklara isimler, hava durumu, kaçıncı cemre düştü, faydalı bilgiler, geçmişte bugün vs..
Takvim deyip geçme, bilgi küpüydü her gün, okumasını bilene.
Doktor arkadaşım Nazmi Kurtaş da, meraklı bu işlere galiba, 'Geçmişte bugün' adı altında bir takvim yaprağı paylaşmış dün. Şöyle:
1580- Osmanlı'nın parlak bilim adamı Takiyüddin'in kurduğu İstanbul Rasathanesi, bilimsel aydınlanmadan korkan Şeyhülislamın fetvasıyla yıkıldı.
Fetva şöyleydi: 'Gözlem yapmak uğursuzluk getirir, Evren'in sırlarını küstahça anlatmaya cüret etmenin vahim sonuçları çok açıktır...'
Dr. Kurtaş bu paylaşımın altına şöyle yazmış: Kara Delik'i biz bulacaktık!