Hava Durumu

Kokulu internet geliyor, yolda!..

Yazının Giriş Tarihi: 25.10.2018 08:28
Yazının Güncellenme Tarihi: 25.10.2018 08:28

Yaşar Kemal'in 'Çakırcalı Efe' romanını okurken burnuma kekik kokusu gelmiş, bunu yazarın ustalığına bağlamıştım. Edebiyatın gücü işte.
O zamanlar ne internet var, ne dijital teknoloji, ne de sanal alem.
Ecnebilerin 'virtual reality' dedikleri 'sanal gerçeklik' falan gibi mevzular da henüz tedavüle çıkmamış.
Buna rağmen 'şerefsizim aklıma gelmişti!' demekten kendimi alamıyorum.
İzlediğim bir filmde 'hımm' demiştim içimden, bir gün asıl oğlanla yavuklusu şu dağda- bayırda el ele tutuşup dolaşırken, sinemanın içine orada bulunan çiçeklerin kokusu mutlaka verilecek! (Bir 'time kode' almaya ve koku kapsülüne bakar olay, atla deve değil yani)
Malezya Imagineering Institute Araştırma Görevlisi Kasun Karunanayaka ve ekibi, (enstitünün adını ve adamın soyadını doğru okuyanlara benden çay!) dijital içerikleri koklamayı sağlayacak bir konsept tasarlamış.
Burun deliklerinin içinde yer alan nöronların direkt olarak elektrikle uyarılmasına dayanan yöntem sayesinde bir restoranın menüsündeki yemekleri ya da bir çiçekçinin gül demetinin kokusunu internet üzerinden algılamak mümkün olabilecekmiş.
Şimdilik oranıza buranıza biraz büyükçe kablo sokularak yapılacak bu işlem, ilerde rahatsız etmeyecek daha mikro alet edevatla halledilebilecekmiş.
Jules Verne'in düşleri olmasaydı, insanlar Ay'a gidemezdi hesabı, kırsalda geçen filmde gördüğü otun çiçeğin kokusunun ilerde sinema salonuna yayılacağını öngören bendenizin de bu gelişmede payı olduğunu düşünüyorum.
(İnternetten balık siparişi verildiğinin haberi vardı geçende bültende. İyi işte, bu sayede kokuşmuş balık sipariş etmeyeceğiz demek ki, milletçe!)

Ne yoğurtmuş vay arkadaş...

Bir kocaya veya sevgiliye sahip kadınların 'yoğurt' ihmalini inceleyecek bir bilim dalı var mı acaba?
Anladınız, her şeyi alıyorlar, hiçbir şeyi ihmal etmiyorlar.
'Eve geliyorum bir şey lazım mı?' deyince de, hepsinde cevap fiks:
'Yoğurt al!'
Geçen gün ne olmuş! Anlatayım da gülün.
Ev geçindirmekten, özel okulda çocuk okutmaktan, işlerden güçlerden bunalmış gibi yapan arkadaşım, almış arkadaşının ruhsatlı silahını, kafasına dayamış ve bu halinin fotoğrafını çekmiş. Altına da 'sıkıntım büyük' diye yazmış.
Ne halde olduğunu anlasın, onun için kaygılansın, en azından 'aman kocacım ne yapıyorsun, şeytan doldurur!' falan desin diye fotoğrafı ve altındaki yazıyı 'WhatsApp'tan eşine göndermiş. Başlamış ne tepki gelecek diye beklemeye. Anında gelmiş cevap:
'Eve gelirken yoğurt al!'

Sosyal medyaya başlama yaşı?

Hakan- Gizem Hatipoğlu çifti beş gün önce dünyaya gelen kızları Lila'ya sosyal medya hesabı açmış. Magazin gazetecisi Cengiz Semercioğlu da köşesinden sormuş.
'Bir günlük bebeğe sosyal medya hesabı açılır mı?' diye.
Cevap veriyorum, açılır! 5 günlük bebeğe açılmış ya, herhalde 4 gün geçsin de öyle aç abi diyecek halleri yok. Şaka bir yana, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu sosyal medyaya başlama yaşlarını şöyle sınırladı.
13 Yaş: Google, Facebook, Reddit, Twitter, Instagram, Tumbl, Pinterest, Vimeo, Skype, Foursquare, MySpace ve Snapchat.
16 Yaş: Linked In.
18 Yaş: Youtube, Flickr, WeChat, Badoo ve Tinder.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.