Dedektif Erdoğan

Cumhurbaşkanımızla hep gurur duyuyoruz zaten, yani bu gurur meselesi bizim için vakayı adiye ama, bir kez daha gurur duyduğumuzu buradan gururla ifade etmek istiyorum.
İzlemeyenler kaçırdı veya ana haber bültenlerindeki özetle yetinmek zorunda kaldılar.
Erdoğan, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın katliyle son bulan süreci öyle güzel özetledi ki...
Değme polisiye yazarı, değme gerilim romanı üstadı, yerlerinden şöyle bir doğrulmuşlardır, olayın baştan sona bir 'tirad' havasında, tane tane ve dobra dobra anlatılması karşısında.
Tayyip Bey için 'belagatı iyidir, retoriği güçlüdür' diyenler bile bu kadarını öngörmemişlerdir eminim.
Genelde sade suya tirit geçen salı grup toplantılarından 'en tarihi' olanıydı dünkü bence.
Konuşmanın sonunda soruları peş peşe ve sesini kısarak sorması ise on numara hitabetti:
- 15 kişi o gün neden İstanbul'da toplandı?
- Bunlar kimden emir aldı?
- Konsolosluk binası neden hemen açılmadı?
- Cinayetten sonra yapılan açıklamalar neden tutarsızdı?
- Ceset neden hâlâ ortada yok?
- Cesedin verildiği söylenen yerli işbirlikçi kim?
Uzun lafın kısası, bu vahim olayın hikayesini yazacak Hollywood senaristlerinin işi, çok daha kolay artık. Erdoğan'ın konuşmasını not alarak izledilerse eğer tabii.

BU ÇAĞDA, BU AKILSIZLIK!

Bana göre yukarıdaki soruların tamamını kapsayan büyük soru şu:
'Bu cinayet neden işlendi?'
Kaşıkçı'nın evlilik işlemleri için Londra'dan Ankara'ya, oradan İstanbul'a sürülmesinden de, özel uçaklara doluşup İstanbul'a gelen heyetlerden falan belli ki:
Bu cinayet planlanmış.
Ama işte plan var, pilav var!
Ve hep denir, 'kusursuz cinayet olmaz' diye.
Elemanların akıllı olmadıkları da çok bariz.
Misal Kaşıkçı'nın elbiselerinin giydirildiği, gözlüğünün takıldığı bir adamın 'dublör' kılığında İstanbul'da dolaştırılması tam amatör işi!
Adamın, bir tuvalete girip Kaşıkçı'nın elbiselerini çıkardığı, kendi giysilerini giydiği, akabinde Kaşıkçı'nın elbiselerini bir çöp konteynerine attığı bile tespit edildi çünkü kamera görüntüleriyle...
Bu cinayeti işleyenler, bu dijital çağda, neyi nasıl saklayacaklarını neden hesap edemedi acaba?

OLAYIN 'İNSANİ' TARAFI

Herkes Kaşıkçı olayına 'beynelmilel karanlık bir iş' gözüyle bakıyor, 'diplomatik bir cinayet' yorumu yapıyor falan ama...
Bu arada, ortada kalmış bir 'nişanlı' dan kimse söz etmiyor.
Hatice Cengiz 2 Ekim Salı günü Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu binasının kapısında nişanlısı Cemal ile vedalaştı ve...
O gün bugündür, nişanlısını 'tek parça' görme umuduyla yaşıyor.
Ve bu olayla ilgili konuşanlar ve değerlendirme yapanların tamamı, istikbaldeki eşini kaybetmiş olmanın derin üzüntüsünü yaşayan bir kadını nedense hiç dikkate almıyorlar.
Konu çok bilinmeyenli, çok karmaşık, çok beynelmilel, çok diplomatik, çok uluslu belki ama..
Tek eşli.
Ve o kadın, olayın tek insani hali.